top of page

ZİHNİMİZİ EĞİTMEK ve GELİŞTİRMEK

Yazarın fotoğrafı: Hasan Mert BozdoğanHasan Mert Bozdoğan

Bu makalemde, bakış açımızı ve zihin durumumuzu değiştirecek/değiştirebilecek, geliştirecek/geliştirebilecek, eğitecek/eğitebilecek bazı Japon Savaş Sanatları kavramlarından bahsetmek istiyorum. Bu makalemde bahsedeceğim kavramlar hakkında detaylı şekilde yazmış olduğum önceki makalelerime de Aikido Bozdoğan Blog üzerinden ulaşabilirsiniz.


Çoğu zaman zihnimizin su gibi akmasına izin veremeyebilir ve hayatın bize getirdiği/dayattığı zorluklara tepki vermeye zorlanabiliriz. Sakinliğimizi ve soğukkanlılığımızı geliştirebilmek adına, tekniksel öğretilerimize odaklanmamızın yanında, çalışmakta olduğumuz Savaş Sanatları öğretilerinin işsel-felsefi yönlerine de eğilebilir ve çok daha fazlasını yapabilmek için zihinlerimiz üzerinde çalışarak, zihinlerimizi disipline edebiliriz. Bu sayede de çalışmakta olduğumuz Savaş Sanatlarından fiziksel olmanın yanı sıra; içsel-düşüncesel-zihinsel ve felsefi faydalar da elde edebiliriz.


Konuya Savaş Sanatları açısından bakacak olursak. Savaş Sanatları Ustalarını gözlemlediğimizde onların; büyüleyici ve etkileyici hareket ve tekniklere sahip olmaktan çok daha öte bir şekilde, çalışmakta ve ustalaşmakta oldukları Savaş Sanatları öğretilerinin filozofilerini, düşünce yapılarını, zihinsel yönlerini ve felsefelerini de özümsediklerini, bunlarla bütünleşmiş olduklarını, bunları yaşamlarına yansıttıklarını ve alt jenerasyonlarına, asistanlarına, siyah kuşaklarına ve öğrencilerine bunları aktarmaya çalıştıklarını gözlemleyebiliriz. Bu gözlemlerimizden hareketle; Savaş Sanatları yolcuları olan bizlerin, Sanatlarımızın tekniksel kazanımlarının yanı sıra, öğretilerin felsefesine ve içselliğine de odaklanmamız gerektiği çıkarımını yapmamız çok ta zor olmayacaktır.


Savaş Sanatları öğretileri açısından bakıldığında; "zihnimizi disipline edebilmek" yolunda karşımıza bir kaç temel Japon öğretisi ya da kavramı çıkmaktadır. Birazdan bahsedeceğim bu kavramlar, hemen hemen tüm Japon Savaş Sanatları öğretilerinin ele aldığı, sistemlerinde temel kabul ettiği, çalışanlarına aktarmaya çalıştığı kavramlardır. Bu kavramlar Japon Budo'sunun (Savaş Sanatları) bir nevi olmazsa olmaz kavramlarındandır.


Bu kavramlar;


Mushin

Fudoshin

Zanshin

Shoshin


kavramlarıdır. Bu dört kavramı biraz daha detaylandırmak istiyorum.


Mushin;


Mushin 無心, “zihnin yokluğu” ya da "zihnin olmaması" anlamındadır. Mushin Japonca iki kanjiden oluşur. Mu; eksiklik, yokluk ve shin; kalp, ruh, zihin anlamlarındadır. Mushin kavramı, Zen öğretisinde sıklıkla kullanılan, “Mushin no shin 無心の心 yani, “zihin yokluğu olan zihin” kavramının kısaltmasıdır.


Zihnin yokluğu ya da zihnin olmaması kavramı yüzeysel olarak bakıldığında kulağa komik ve hatta biraz da saçma olarak gelebilir. Ancak bu düşünce biçmini benimsemiş olanlar / bu zihin seviyesine ulaşabilmiş olanlar bilirler ki; bundan daha iyi bir his yoktur. Zihinsiz zihin, aslında kişinin iç sesinin sessizliğidir. Zihnin olmayışı kavramı kişinin bilgi, birikim, beceri, donanım anlamında yoksun ya da eksik olması gibi anlaşılabilir. Ancak Mushin kavramında ifade edilen zihnin yokluğu hali; kişinin zihnini tüm düşüncelerden, duygu ve hislerden arındırarak tamamen açık hale getirmesi/getirebilmesi durumudur. Mushin her duruma açık ve hazır bir zihnin ifadesidir. Bu seviyeye ulaşan bir zihin dışsal faktörlerden çok az etkilenir, çevresel faktörler yüzünden çok az bulanır. İleri seviyelerde ise zihin; dışsal faktörlerden etkilenmez ve çevresel faktörler yüzünden bulanmaz hale gelir.


Savaş Sanatçıları Mushin’e ulaşamaya çalışırlar. Bu sayede zihinlerini boşaltabilmeyi ve dışarıdan gelecek olan olumlu-olumsuz her türlü duygusal uyarılara zihinlerini kapatabilmeyi ya da bunlardan etkilenmemeyi öğrenebilirler. Mushin’e ulaşılabilmesi durumunda, Savaşçının/Savaş Sanatçısının zihni, karşısındaki durum ya da rakip ne kadar zorlu olursa olsun korkuya kapılmaz ya da bulanmaz. Rakiplerinin iriliği-kısalığı, hızı-yavaşlığı, çevikliği-çelimsizliği, tecrübesi-tecrübesizliği, silahları-silahsızlığı onların zihnini bulandıramaz ve etkileyemez. İçsel sesleri her durum ve koşul altında sessiz ve sakindir.


Fudoshin;


Fudoshin 不動心 ; “hareketsiz zihin” ya da “sarsılamaz zihin” anlamındadır. Fudoshin Japonca iki kanjiden oluşur. Fudo; hareketsizlik, sağlamlık, sarsılmazlık ve shin; kalp, ruh, zihin anlamlarındadır. Japonlar için Fudoshin; zihinsel olarak hayatta pek çok zorlukla yüzleştikten sonra tamamen soğukkanlılığa-dinginliğe-korkusuzluğa-sarsılmazlığa ulaşmış bir zihin durumunu ifade etmektedir. Bu soğuklanlı ve sarsılamaz zihinsel sakinlik hali, Budo yani Savaş Sanatları öğretilerinin çalışılabilmesi ve bu öğretilerde yol alınabilmesi için gereken temel esaslardan birisi olarak ele alınmalıdır/alınmaktadır.


Fudoshin, barışçıl bir tüm kararlılık ve sarsılamaz bir irade ifadesidir. Fudoshin, kazanmaya kararlı bir ruhun göstergesidir. O ruh; cesaretle doludur ve kazanma yolunda karşısına çıkacak her türlü engele dayanacak tahammüle ve onları aşacak kararlılığa sahiptir. Fudoshin; kargaşa, tereddüt, şüphe ya da korku ile rahatsız edilemeyecek bir yenilmez zihin hissi ile ilişkilendirilmektedir.


Feodal Japonya döneminde Fudoshin; Samurayların tehlike, acı, zorluk ve hatta ölüm ile korkusuzca yüzleşebilmelerindeki sorgusuz ve koşulsuz cesaret göstergesi ile ifade edilmekteydi.


Zanshin;


Zanshin 残心 ; kelime anlamı olarak “kalan zihin” ya da “devam eden zihin” anlamındadır. Zanshin, Japonca iki kanjiden oluşmaktadır. Zan; kalıcı, fazla ve shin; kalp, ruh, zihin anlamlarındadır. Japon Savaş Sanatlarında Zanshin kavramı temel olarak iki anlama karşılık gelmektedir.


Bunlardan ilki Zanshin’in geniş kavramı olan; rahat bir uyanıklık (alarm durumu) ile elde edilen farkındalık halidir. Zanshin rahat bir farkındalık halini ifade etmektedir. Bu rahat farkındalık hali; zihin-beden-ruh üçlemesini kapsamaktadır. Savaş Sanatlarını dsiplinlerini uzunca süre çalışmış olanlar bilirler ki; tehlike her an ve her yerden gelebilir. Savaş Sanatları eğitimleri bu beklentiden yola çıkarak, sizi her daim herşeye hazır olabilme durumuna ulaştırmayı hedefler. Savaş Sanatları çalışanlar bedenlerini, zihinlerini ve ruhlarını da bu beklentiye göre eğitmeye ve hazırlamaya çalışırlar. Bu sayede Savaş Sanatçıları, olası bir tehlike, zor durum, saldırı, aniden değişen koşul anında sıradan insanlar kadar şaşırmazlar ve şok etkisine girmezler. Çabuk reaksiyon gösterebilirler ve durumu kendi avantajlarına çevirebilirler. Tabii ki bu rahat farkındalık halinin etkisine girebilmek ve bunu günledik yaşantıya entegre edebilmek yıllar boyu yapılacak olan eğitimler, adanmış çalışmalar, sıkı pratikler sonucunda mümkün olabilecektir. Zanshin’e ulaşmak kolay değildir.


Japon Savaş Sanatları açısından Zanshin’in ikinci anlamı, pek çok Savaş Sanatı ustası tarafından vurgulanan ve ilk anlamdan daha dar bir bakış açısıyla; tekniğin tamamlanmasının ardından vücudun duruşu olarak ifade edilmektedir. Bu yoruma Aikido penceresinden bakacak olursak; yapılan tekniğin tamamlanmasının ardından da beden duruşunuz ile o tekniği bir süre daha devam ettirmeniz hali olarak ifade edebiliriz. Aynı zamanda bu farkındalığın devamlılığı halini de ifade eder. Bu devam eden farkındalık hali, Japon Savaş Sanatlarında tekniksel uygulamanın sona ermesinin ardından da sürdürülmesi gereken bütünsel farkındalık halini ifade etmektedir.


Aikido pratiğinde sıklıkla karşımıza çıkabilecek ve, “teknikten sonraki teknik” ya da "tekniğin ardındaki teknik" olarak ta ifade edebileceğimiz Zanshin kavramı çalışma pratiğimizde; atak öncesiyle başlar ve rakibin etkisizleştirilmesinin ardından da bir süre daha devam ettirilir. Zanshin tekniğin üç evresini de (öncesi-sırası-sonrası) kapsar. Bu genel ve rahat farkındalık hali; Aikido eğitimi verilen pek çok Dojo’da Sensei ve Senpai’ler tarafından öğrencilerine aktarılmaya çalışılır ve öğrenciye tekniği, teknik sona erdikten sonra dahi sürdürmesi gerektiği anlatılır. Zanshin çalışmada ve pratikte, Fudoshin ve Mushin öğretileriyle de birleştirilir ve bu sayede çalışılan yol tekniksel bir süreç olmanın ötesine geçerek bütünsel (bedensel-zihinsel-ruhsal) bir öğreti halini alabilir.


Zanshin; kendinizi stres ve baskı altına almaksızın vücudunuzun, zihninizin ve sizi çevreleyenlerin açıkça farkında olabilmeniz durumudur. Zanshin; eforsuz bir uyanıklık/farkındalık halini ve aynı zamanda zihnin sürekli uyanık ve aktif olması durumunu ifade etmektedir.


Shoshin;


Shoshin 初心 ; "başlangıç zihni" ya da "yeni başlayanın zihni" anlamına gelen bir kavramdır. Shoshin, "acemi zihin" olarak ta ifade edilebilir. Özellikle Zen Budizmi ve Japon Savaş Sanatları eğitiminde kullanılan bu kavram; bir konuyu araştırırken, öğrenirken ya da çalışırken -o konu hakkında ileri derecede bilgi sahibi olunmasına rağmen ya da o konuda usta bir kişi olunsa dahi- onu sanki yeni öğreniyormuş, o bilgiyle ilk kez karşılaşıyormuş ya da onu ilk kez çalışmaya başlıyormuş gibi; açık, hevesli ve önyargısız bir tutum takınılmasını ve o konuya ya da öğretiye bu tutum ile yaklaşılmasını ifade etmektedir. Bu açıklık, heves ve önyargısızlık hali Savaş Sanatları çalışan bizler için son derece önemlidir.


Şüphesiz ki kişi; bir konu hakkında her ne kadar uzman olursa olsun, kendisinin yeterince olgunlaştığı hissine kapılarak kendisini öğrenmeye ve gelişmeye kapattığında kaybetmeye de başlayacaktır. Kişi, kısa vadede kaybetmese (ya da kaybettiğini fark etmese) bile, olası gelişimini erteleyecektir. Oysa ki; ne kadar ham olduğumuzu unutmadan (yol ve öğrenmenin sonsuzluğunu aklımızdan çıkartmadan), sürekli olarak yeni şeyler öğrenmeye açık olmak, hevesle öğretiyi aramayı sürdürebilmek ve bulduğumuzda da (ya da onunla karşılaştığımızda da) onu ilk kez keşfediyormuşçasına yaklaşmak kişiyi sürekli olarak geliştirecektir.


Başlangıç zihnini tutabilmek ve bu kavramı içselleştirmek bir Aikidoka’nın; bir tekniği her tekrar edişinde o tekniğe farklı açılardan bakmasına, o tekniği yeniden öğrenmesine ve o tekniği yeniden keşfetmesine olanak sağlayacaktır. Buna karşılık kendisini olgun gören bir Aikidoka, o tekniği sadece bildiği şekliyle uygulamaya devam edecek ve kendisini olası gelişime kapatacaktır. Başlangıç zihnini devre dışı bırakmak kişiyi yenilikleri algılamaktan da uzak bırakacaktır.


Savaş Sanatları öğrencileri ve yolcuları olan bizler, çalışmakta olduğumuz öğreti ve sanatların fiziksel kazanımlarının yanı sıra kendimizi; Mushin, Fudoshin, Zanshin ve Shoshin kavramlarına odaklayıp, bu kavramlar üzerinde de geliştirmeye çalışarak, çalışmakta olduğumuz Savaş Sanatları öğretilerinde hem daha kalıcı hale gelebilir, hem bu sanatlardan daha büyük oranda faydalar elde edebilir ve hem de kendimizi bu öretiler/kavramlar sayesinde bedensel - içsel - zihinsel olarak daha çok geliştirebilir, tamamlayabilir, olgunlaştırabiliriz.




 
 
 

Kommentare


bottom of page