top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

YAŞAMI YAŞAMAYA DEĞER KILAN ŞEY

Ikigai (生 き 甲 斐) "varlık nedeni" anlamına gelen Japonca bir kavramdır. Ikigai terimi, iki Japonca kelimenin birleşiminden oluşur. Iki 生 き; hayat, canlı, varlık anlamlarındadır. Kai 甲 斐 ise; (bir) etki, (bir) sonuç, (bir) değer, (bir) kullanım, (bir) fayda anlamlarına gelmektedir. Iki ve kai kelimeleri bir araya geldiklerinde, kai kelimesi gai olarak telaffuz edilip yazılır. Sonuç olarak Ikigai terimi; yaşamak ya da hayatta olmak için bir neden, yaşam için bir anlam, yaşamı yaşamaya değer kılan şey ya da varoluş nedeni anlamılarına gelmektedir.


Japonya’da Ikigai kelimesi genellikle; kişinin hayatındaki değerin kaynağını veya hayatını değerli kılan şeyleri belirtmek için kullanılmaktadır. Bu tanım Japon kültüründe ayrıca; bireylerin yaşamlarının değerli olduğunu düşündükleri zihinsel ve ruhsal koşullara atıfta bulunmak için de kullanılmaktadır. Kişinin mali durumu ile bağlantılı değildir. Bir kişi şimdiki zamanın karanlık olduğunu düşünüyor olsa dahi, aklında bir hedefi varsa, Ikigai’yi/Ikigai’sini hissedebilir ve ona ulaşacağına, onu yaşayacağına inanabilir. Kişiye Ikigai’yi hissettiren davranışlar; kişinin yapmak zorunda olduğu eylemler değil, kişinin hayalleri ve hayalindeki hedefleridir. Her bireyin Ikigai'si, onlar için kişiseldir ve bu; onların yaşamlarına, değerlerine, hedeflerine ve inançlarına özgüdür. Ikigai bunlara bağlı olarak değişir ve ortaya çıkar. Japon kültüründe Ikigai’lerini keşfedebilmiş olan kişiler, hayatlarını bunda mükemmelleşmeye adamaktadırlar.

Ikigai; bireyin içsel benliğini yansıtıp bunu sadakatle ifade ederken, aynı zamanda da bireyin kendini rahat hissettiği bir zihinsel durum yaratır. Şüphesiz ki bu sayede, o bireyin mutlu olmasını da sağlar. Japon kültüründe kişinin Ikigai hissetmesini sağlayan faaliyetler asla bir bireye zorlanmaz/zorlanamaz; genellikle kendiliğinden olurlar/oluşurlar. Oluştuklarında da; her zaman o birey tarafından istenip üstlenilirler, sahiplenirler. Bunlar; kişiye bireysel tatmin ve hayatlarına anlam duygusu verirler.


Japonya’da “asırlık insanların diyarı” olarak nitelendirilen Okinawa’nın kültüründe Ikigai; “sabah kalkmak için bir sebep" olarak düşünülür ve bu; hayatın tadını çıkarabilmek için bir sebeptir. Yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar, Okinawa’da yaşayan Japonların oldukça uzun hayatlar sürebilmelerinin nedenlerinden birisini; onların Ikigai’lerini keşfedebilmiş ve bu uğurda yaşayan insanlar olmalarına bağlamaktadırlar.


Hayat amacını keşfedebilmiş olan, bununla yaşayabilen ve özellikle de bununla hayatını maddi anlamda idame ettirebilen kişiler şüphesiz ki; sadece Japon kültüründe değil her kültürde, her inançta ve her ülkede kabaca “şanslı insan” olarak nitelendirilebilirler.


Ikigai dilimizde kabaca; "uğruna yaşadığınız şey" ya da "sabah uyanma sebebiniz" anlamına gelmektedir.


Türk kültüründe -hayat amaçlarımızı, varlık nedenlerimizi, sabah uyanma sebeplerimizi keşfedebilmiş olsak bile- Ikigai’lerimiz uğruna yaşamak ne yazık ki pek te mümkün olamamaktadır. Bunun çok mümkün olamamasında sanırım toplumsal yargımızın önemli bir payı bulunmaktadır. “Sanatçı olup aç mı kalacaksın?” , “Oyunculuk ta meslek mi?” , “Ressam mı olacaksın? Peki yapacakların karnını doyurmana yetecek mi?” , “Arabaları, motorları mı tamir edeceksin?” gibi ve benzeri pek çok soru, özellikle Ikigai’niz bir sanat dalı ise sizi bu yolda ilerlemeye henüz başlayamadan yıldırmaya yeterli olabilecek güçtedir. Öyle değil mi?


Her ne kadar toplum olarak zamanla ve giderek modernleşiyor olsak ta; topraklarımızda özellikle sanata, sanat dallarına ve sanatçıya bakış halen çoğunlukla bu şekilde olmuyor mu?


Bu ve benzeri sorular ve önyargılara göğüs gerip, bunları atlatabilsek bile; maddi kaygılar ve geçim mücadelesi de sanırım bizi Ikigai’lerimizden ve Ikigai’lerimiz yolunda ilerleyebilmekten uzaklaştıran diğer bir ana etkendir. Diğer bir etken ise; maalesef “üniversite sınavları” dır... Olmak istediğimiz, olmayı düşlediğimiz, olabileceğimiz fakat ne yazık ki olmak zorunda kaldığımız kişiler... Tabii ki tüm bunlar geçimimizi kendi kendimize sağlamak zorunda kalacağımız yaşa dek Ikigai’mizi keşfettiysek/keşfedebildiysek geçerliler.


Bence Ikigai’mizi keşfedebilmek bile başlı başına bir şans. Özellikle de bizim kültürümüzde.


Japonlar Ikigai’nizin içinizden geleceğine, herhangi bir zorlamayla ortaya çıkamayacağına inanmaktalar. Ancak bence; kişi Ikigai’sini keşfetme yolunda da şanslı olmalıdır, özellikle de bizim kültürümüzde. Örneğin küçük yaşlarda ailesi tarafından çeşitli branşlara, sanat dallarına, sporsal aktivitelere yönlendirilen ya da ailesinde varolan bir sanatçı veya zanaatkarın yanında bulunma şansını elde edebilen bir çocuk bence Ikigai’sini keşfedebilmekte -tabii ki içinden gelen yaşama sebebi bunlardan birisi ise- daha şanslı olabilmektedir. Japonların, her ne kadar Ikigai’lerini keşfedememiş olsalar da, çalıştıkları işleri hayat amaçları olarak benimsemeleri, o işlerde her gün daha iyiye ulaşmayı hedeflemeleri, yaptıkları iş/meslek her ne olursa olsun onu layıkıyla ve mükemmel bir biçimde yapmaya çalışmaları, işlerine kendilerini tamamiyle adamaları da başlı başına bir makale ve ilham konusudur bence.

Bir de gerçekten Ikigai’sini küçük yaşlarda farkında olmadan da olsa keşfedebilen; “ev çizimleri yapan, oyuncaklarıyla inşaat projeleri tasarlayan, evde eşyaların yerini değiştirerek dekor yapan ve bunları yaparken huzur bulan, keyif alan, mutluluk duyan” bir çocuğun ergenliğinin hemen sonrasında girdiği bir sınavda “hayat amacına” ulaşabilmekten uzak bir bölüm kazanmasının acıklı hikayesi de çoğunlukla gerçekleşmektedir ülkemizde...


Sanırım gerek kültür, gerekse de sistemsel ve ekonomik engeller nedeniyle ülkemizde gerçek Ikigai’lerimizi gerçekleştirmektense, olabildiğimiz şeyi Ikigai’mize dönüştürebilmek daha çözümsel ve gerçek olmakta. Tabi ki bunu başarabilirsek…

Bu bağlamda kendimi, hayat amacımı keşfedebilmiş ve bu keşfimle hayatımı kazanbilir yapabilmiş olduğum için çok şanslı hissetmekteyim. Bunun için minnettarım...


Dilerim ki sizler de; yaşınız kaç olursa olsun, sizi sabahları yatağınızdan şevkle ve heyecanla uyandıracak olan o amacı keşfedebilir, onu dilediğinizce yaşayabilir ve onunla mutlu şekilde hayatlarınızı idame ettirebilirsiniz...



20 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page