top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

KUYUDAKİ KURBAĞA OKYANUSU BİLMEZ

Aikido Bozdoğan Blog'ta bu haftaki makalemin konusu “Kuyudaki Kurbağa Okyanusu Bilmez”.

Yine, Japon Atasözlerini derlerken notunu aldığım bir başka atasözünden esinlenerek kaleme aldığım yeni makalem ile karşınızdayım.


Belli kalıplara, formlara, standartlara, doğrulara, tabulara ya da sınırlara hapsolmuşluklarımız ile alakalı durumlarımızı çağrıştırmıştı bu atasözü bana onunla ilk karşılaştığımda. Aslında kuyudaki kurbağanın durumu biraz da, kader cesurlara yardım eder atasözünü çağrıştırıyor... Öyle değil mi? Cesaret eden, kaderini değiştirebilir. Ya da değiştiremese bile en azından elinden gelenin en iyisi ile bunu deneyebilir.


Japon Atasözlerinin her biri, tıpkı bizim atasözlerimiz gibi başlı başına çok büyük dersler ve anlamlar içeriyorlar. Bu atasözlerini teker teker ele alarak, onlar hakkında makaleler yazarken; onlar üzerinde detaylıca düşünme, onları anlayıp özümsemeye çalışma fırsatını da yakalıyorum. Ve onları nacizane elimden geldiğince detaylandırmaya ve açıklamaya çalışırken de; farklı atasözlerinin aralarındaki bağı, ilişki ve bağlantıyı görüp son derece etkileniyorum doğrusu... Japon atasözlerini derlerken aldığım notlar ışığında kaleme aldığım makalelerin hazırlık aşamalarında aslında Japon atasözlerinin paralelliğini, iç içe geçmişliğini ve birbirleriyle olan ilişkilerini de fark ettim, ediyorum. Eminim Türk Atasözleri için de bu iç içe geçmişlik, çağırıştırma, yansılama ve birliktelik durumu söz konusudur. Malesef Atasözlerimiz hakkında bugüne dek detaylı bir araştırma yapmış olmadığım için evet öyledir diyemiyorum. Bu da benim ayıbımdır, affola...


Hayatlarımızı; belirli kalıplar, doğrular, inanmışlıklar, alışkanlıklar, tabular, standartlar, limitler ya da sınırlar dahilinde yaşamak oldukça sancılı ve zor bir yolculuk olabilir bizler için. Geleneksel Türk aile yapısı içerisinde büyümüş biri olarak şahsi tecrübelerimle de sabittir ki; evet oldukça zor. Ama bunu bir noktadan sonra değiştirmek, daha doğrusu değiştirmeye çalışacak cesareti de bulmak bizim elimizde ve o cesaret bizlerin içerisinde. Tabii ki imkanlar ve olasılıklar dahilinde... Elbette ki kuyudaki bir kurbağadan, okyanusu bilmesini bekleyemeyiz. Yine o kuyunun içerisinde sınırlı imkanlara sahip bir kurbağadan; sudan çıkarak okyanusa ulaşmasını da bekleyemeyiz. Ancak peki ya okyanusa ulaşabilecek imkanlarımız mevcut ise? İşte o noktada sanırım devreye cesaret giriyor.


Yeniliği, değişimi, başkalaşımı, bilinmeyenleri, olası zorluk ve kayıpları göze alabilecek bir cesaret. Peki ya siz cesaret edebilir miydiniz buna? Okyanus ufukta gözükürken ve ona ulaşma ihtimaliniz varken, tüm bilinmezlere ve belirsizliklere rağmen denemeye cesaret edebilir miydiniz?


Ben ettim ve o gördüğüm okyanusa ulaştığımı düşünüyorum. Her ne kadar önümdeki farklı okyanusları kendime yeni hedefler olarak belirlemiş olsam da; şu anda yüzmekte olduğum okyanustan da son derece memnunum. Olduğum duruma da son derece minnettarım. İyi ki cesaretlendirmişler ve ben de iyi ki cesaret etmişim/edebilmişim... Aikido ile tanıştığımda on yedi yaşımdaydım. Lise ikinci sınıfı daha henüz bitirmiş, en büyük hayali İnşaat Mühendisliği ya da Mimarlık okumak olan bir genç adamdım... Lise son sınıf boyunca okul, dersane, özel ders üçlemesi içinde kıvranırken gittiğim Aikido antrenmanları ile nefesleniyordum, dengemi koruyabiliyordum. Sene bitti üniversite sınavı geldi ve o da bitip gitti. Tercihler yapıldı üniversite yıllarım hızla geçti ve ben dereceyle okulunu bitirmiş bir Maden Mühendisi oldum. Hayaller gerçekler misali askerlik görevimin ardından Maden Mühendisliği diplomam ile hayatımı idame ettirmeye başladım. Hayatımı idame ettirebilmesine ettiriyordum ama kuyudaki o kurbağa misali sıkışmıştım, mutsuzdum ve daralmıştım. Kaygılı ve endişeliydim geleceğin karanlık ve belirsiz havasından ötürü... Sonra bir fırsat, bir yol gördüm ufukta; benim o hayal ettiğim maviliklere ulaşmamı sağlayacak türden hemde. Ve büyük bir cesaret, bolca da manevi destek ile; o okyanuslara ulaşabilmek için bıraktım sahip olduğum herşeyi. Vazgeçtim elimde olandan ve hedeflerime kulaç attım... Ve şimdi o günleri düşünüp, bugünkü benim penceremden baktığımda iyi ki diyorum ve şükrediyorum. İyi ki göze herşeyi göze alıp kuyumdan çıkmaya cesaret etmişim, iyi ki beni kuyumdan çıkartanlar çok güçlülermiş, iyi ki yanımda ve arkamda durmuşlar, iyi ki ben o okyanuslara yüzerken karanlık gecelerimde bana ışık tutmuşlar.


Bir kuyudaysanız ve memnun değilseniz olduğunuz/bulunduğunuz yerden şayet; cesaretiniz varsa bilinmeyenler ile yüzleşmeye, gücünüz varsa kulaç atmaya, arkanız ve yanınız sağlamsa zamanında benim olduğu gibi, derin bir nefes alın ve ufkunuzdaki okyanusu keşfe çıkın.


Ben çıktım, pişman değilim. Yeni okyanuslar var önümde ulaşmayı hedeflediğim. Siz neden pişman olasınız ki?



Tercih sizin; kuyuda yüzmek mi, yoksa engin okyanuslarl keşfetmek mi? Denemeden bilemezsiniz... Hayallerinizdeki tüm maviliklere ulaşmanız dileğiyle.


187 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page