top of page
Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

KARAR VER ve DÜŞÜNMEYİ BIRAK

Aikido Bozdoğan Blog’ta bu haftaki makalemin konusu; “Karar Ver ve Düşünmeyi Bırak” ya da karar verdiysen düşünmeyi bırak ta diyebiliriz. Bu yazım; biraz karar vermek, biraz da kararlarımızı aksiyona dönüştürmek/dönüştürebilmek üzerine…


Japonların sıkça kullandıkları ve benim de çok sevdiğim bir Atasözü vardır; “Bir şey hakkında düşünüyorsanız, karar verin. Bir şeye karar verdiyseniz, artık düşünmeyin.”


Benim için son derece doğru bir söz bu. Yapım itibariyle, düşünme ve karar verme ilişkisinde genelde bu şekilde davranıyorum. Düşündüğüm şeye; düşündüğüm şeyden emin olduğumda karar verip, verdiğim kararı harekete geçirip, sonrasında da düşünmeyi bir kenara bırakarak hayata geçirdiğim şeyin sonuçlarını beklemeyi tercih ediyorum genelde. Şüphesiz ki bana bu konuda katılmayanlarınız da olabilir. Bu atasözüne karşı olan yorumlarımız aslında biraz kişisel yapılarımızla ve alışkanlıklarımızla alakalıdır diye düşünüyorum.


Bazılarımız düşüncelerimizi aksiyona dönüştürmekte tezcanlı davranırız, bazılarımız ise fikirlerimizi iyice ısıtıp olgunlaştırırız. Öyle değil mi?


Aslında çok tezcanlı olup; yeterince düşünmeden, plan yapmadan, körü körüne harekete geçmek te yanlış olabilir, kararlarımız ya da fikirlerimiz üzerinde çok fazlaca düşünmek te. Bu tamamen yukarıda da belirttiğim gibi biraz yapı, biraz alışkanlık ve biraz da cesaret işi… Bence en sağlıklı olanı ise; düşündüğümüz şey hakkında yeterince birikim, araştırma ve depolama yaptığımıza inandığımız anda ve o konu hakkında doyuma ulaştığımızı hissedip düşündüğümüzde onu hayata geçirmektir. Yani; karar verdikten sonra, düşünmeyi bırakıp harekete geçmek/aksiyon almak ve sonuçları kucaklamak…


İnsanoğlu olarak bizler, genelde fazla planlı ve programlı hareket etmeyi seven varlıklarız -tabii ki bazılarımız hariç-. Bizler genelde bir düşünce, fikir veya hayali aksiyona dönüştürmeden önce; onun üzerinde sıkça düşünür, bolca plan yapar ve çokça da hayaller kurarız. Ama bundan ötürüdür ki bazen aksiyona geçmekte geç kalırız. Bunun sonucunda da o düşünce, fikir ve hayallerimiz genelde meyvesiz ağaçlar olarak zihnimizin bir kenarında öylece kalakalırlar ve malesef te zamanla unutulurlar. Bu fikirler başkaları tarafından hayata geçirildiğinde ise, zihnimizde ansızın uyanıp bize; "Ah bu benim aklıma gelmişti ama. Keşke bunu ben yapsaydım." cümlesini kurdurturlar.


Ancak bir fikir kafamızda oluştuğunda, o fikri hayata geçirmek için daha fazla düşünmeden (tabii ki o fikri yeterince düşünüp, tartıp, biçip onun varoluşuna inandıktan sonra daha fazla düşünmeden) önce aksiyon almak ve harekete geçmek gerekir diye düşünüyorum. Tabii ki düşünme sürecindeki verimliliğimiz son derece önemlidir. Kafamızdaki bir düşünceyi, hayali ya da ideali hayata geçirmeden evvel onun hakkında yeterince kapsamlı bir düşünme ve filtreleme sürecinden geçersek, onu hayata geçirmek için daha fazla bekleyip düşünmemize gerek olmadığını düşünmekteyim. Çünkü; yeterli düşünme, araştırma, planlamanın ardından düşüncemizi hayata geçirmek konusunda adım atmak yerine, gereğinden fazla düşünmeye devam edersek, o fikrin başkaları tarafından hayata geçirilme olasılığını da arttırmış oluruz. Yeni bir icat, yeni bir buluş, yeni bir fikir ya da yeni bir iş konusunda düşünce sürecimizi ve süremizi ne kadar uzatırsak, bence olumlu bir şey ortaya koyma ihtimalimizi de o derece zora sokarız. Tabii ki; düşünmeden harekete geçmeliyiz demiyorum! Verimli düşünme ve araştırma süreci yeni bir şeyi ortaya koymakta tabii ki şarttır ve olmazsa olmazdır.


Ancak Japonların da dediği gibi; düşündüğümüz şeye karar vermek ve karar verdiğimiz şeyi aksiyona dönüştürüp, onu daha fazla düşünmeyi bırakmak ta oldukça önemlidir.



Tüm düşünce, hayal ve ideallerinizi yeterince düşündükten sonra, gururla pişirebilmeniz dileğiyle...



39 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page