top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

İÇİMİZDEN GEÇENLER AĞZIMIZDAN ÇIKANLAR

Aikido Bozdoğan Blog'ta bu haftaki makalemin konusu “İçimizden Geçenler Ağzımızdan Çıkanlar”.

Bu tanımların Japonca’daki tam karşılıkları; Honne ve Tatemae’dir. Bunların detaylarına girmeden önce bu makaleyi yazma fikrimin oluşumundan kısaca bahsetmek istiyorum. İlk kez birkaç yıl önce denk gelmiştim Honne ve Tatemae kavramlarına. Sonrasında da ara ara Japonya hakkındaki makalelerde ve kitaplarda karşıma çıkmıştı bu tanımlar. Son olarak ta, geçen haftalarda rütin kitap alışverişlerimi yaptığım kitapçılardan birisinde Japonya ve Japon kültürü hakkındaki kitaplara olan merakı bilen satış görevlisinin bana gösterdiği; Küsurat Yayınları tarafından 2017 yılında basılmış olan, sayın Serdar Nazım Kölürbaşı’nın kaleme aldığı “Japonya Modern Bir İmparatorluğun Anatomisi” kitabıyla yeniden karşıma çıktı. Bunun üzerine ben de bu kavramlar hakkında birkaç paragraflık bir yazı kaleme almak istedim. Bu arada Japonya’ya ve Japon Kültürüne meraklıysanız ve henüz okumadıysanız, Serdar Nazım Kölürbaşı’nın bu kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Kitap çok akıcı ve Japonya ile Japon Kültürünü de oldukça iyi anlatıyor.

Honne 本音 kelime anlamı olarak; gerçek ses anlamındadır ve kişinin gerçek hislerini, düşüncelerini ve tutkularını ifade eder. Honne toplumun beklentilerine veya kişinin pozisyonuna-makamına-mevkisine ve/veya koşullarına göre gerekli olana ya da kendisinden beklenene aykırı olabilir. Honne yani gerçek ses; çoğu zaman kişinin en yakın arkadaşları dışında gizli tutulur. Diğer bir değişle; Honne kişinin gerçekte ne olduğu ve nasıl hissettiğidir.


Tatemae 建前 kelime anlamı olarak; dışa vurulan ya da dışa yansıtılan demektir ve kişinin toplumsal yaşantısında, gündelik hayatında sergilediği davranışları, ağzından çıkan sözleri ve takınılan tavırları kapsamaktadır. Diğer bir değişle; Tatemae kişinin dışarıya karşı gösterdiği kendisidir. Honne-Tatemae sınıflandırması pek çok kişi tarafından (özellikle Japonlar tarafından) Japon kültüründeki en önemli değerlerden birisi olarak görülmekte ve kabul edilmektedir. Honne ve Tatemae; çoğu durumda karşımızdaki kişiyi kırmamak ya da toplumsal tepki görmemek adına söylenen beyaz yalanlar (ya da bazılarımıza göre pembe yalanlar) olarak ta ifade edilebilirler.

Japon kültüründe; başarısızlık ve sosyal çevre tarafından kabul görmeme ya da onay alamama toplum tarafından bir utanç kaynağı olarak görülür ve kişinin sosyal itibarının da azalmasına neden olur. Bu bağlamda; çoğu sosyal çevre ve ortamda olaylarla doğrudan yüzleşmekten ve olası anlaşmazlıklardan kaçınmak son derece yaygındır. Japon toplum yapısında sosyal normlar; kişinin uyuşmazlığı-anlaşmazlığı ve çatışmayı en aza indirmesi gerektiğini belirtir. Bunu uygulamamak ya da aksi bir davranış sergilemek ise toplumda karşı tarafı aşağılayıcı ve agresif bir tutum olarak görülebilir. Bu nedenle Japonlar sıklıkla çatışmalardan kaçınmak için büyük çaba sarf etme eğilimindedirler. Bu sosyal norma bağlı kalan kişiler başkalarının sınırları aşma girişimlerinden de korunmuş olur. Honne-Tatemae kavramları, tam da bu sayede toplumda kişilerin; birbirlerini kırmasını, incitmesini, saygısızlık etmesini ve olası çatışmalara girilmesini engellemek amacıyla ortaya konmuş ahlaki normlardır. Ancak bunu cidden karşımızdakini kırmamak adında dozunda kullanmak ile, iki yüzlü davranmaya varabilecek kadar aşırı suistimal etmek arasında da son derece ince biz çizgi olduğu unutulmamalıdır. Orta ve ileri yaşlı Japonlar genellikle bu hattın dürüst diye tabir edebileceğimiz geri bölgesinde kalırlarken, günümüz Japon gençleri bunu arkasına sığınabildikleri bir duvar olarak ta kullanabilmektedirler.

Japon toplumunun genelinde yaygın olan Honne-Tatemae kavramının avantaj ve dezavantajları olduğu inancındayım. Bu kavramlar toplum yapısında bireyler arası ilişkilerde karşılıklı saygının korunmasına yardımcı olurken, aynı zamanda da kişilerin karşılarındaki kişinin kalbini kırma olasılıklarını da azaltmaktadır. Bu sayede yine sözlü tartışma ve argümanlardan uzak durulması da toplum genelinde yaygın olarak sağlanabilmektedir. Ancak negatif olarak baktığımızda, Honne-Tatemae normu; kişilerin gerçek duygularını baskılamalarına, öfke-üzüntü-pişmanlık gibi son derece normal ve doğal duygularını bile sırf karşılarındaki kişileri kırmamak ya da onları üzmemek adına içlerinde yaşamalarına da neden olabilmektedir. Bu yine genel toplum yapısı olarak Japonların ketumlaşmalarına ve içlerine kapanık bireylere dönüşmelerine de olanak sağlamaktadır. Bu normlara sadık kalan ve sürekli olarak bunları uygulamaya özen gösteren Japonlar, sürekli olarak içte ve dışta farklı davranmaya mecbur kalan, içseli dışarı yansıtmamak adına maskelerin arkasına saklanan, kendi öz duygularından ziyade karşısındakini kırmamaya çabalayarak yaşamak durumunda kalan bireylere dönüşmektedirler. Karşısındaki bireyleri kendinden önemli ve değerli görmek, uzun vadede kişinin kendisine olan saygısını yitirmesine de neden olabilir ki bu da yine Honne-Tatemae’nin üzücü yanlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bizdeki “dilin kemiği yoktur” atasözü de kısmen bu kavramlarla ilişkilendirilebilir. Ağızdan çıkan sözler, yayından çıkan ok gibidir, geri alınmazlar. O sebeple çok düşünüp az konuşmak daima daha iyidir. Çok konuşan insan, az dinleyen insandır derler. Oysa ki kişi çok konuşmak yerine, çok düşünür ve bol dinleyip öz sözler sarf ederse daima avantajlı olacaktır.

Honne-Tatemae ağızdan çıkan sözler ile ifade edilip ilişkilendirilebildiği gibi, aynı zamanda da gerçekte ne olduğumuz ve nasıl göründüğümüz ile de ilişkilendirilebilir. Honne ve Tatemae bir konuşma sırasında ve süresince birbirleriyle sürekli bir çatışma halindedirler. Kişi ne olduğu, ne düşündüğü, neler hissettiği ile kendisini nasıl yansıtmak istediği, nasıl duyulmak istediği ve nasıl kabul görmek istediği arasında sürekli bir seçim yapmak durumundadır. Japon toplumunda bir konuşmanın tarafları genellikle; bu değerlendirmeyi daima yapmak ve neyin nasıl söylenmesi gerektiğine doğru şekilde karar vermek zorundadırlar. Bu normlar; Japonların sosyal yaşantıları ve iş yaşantılarında doğru şekilde oynamak zorunda oldukları zihinsel bir satranca benzetilebilir. Japoncanın temelleriyle ya da aksanlarıyla veya Japon toplumunun ahlaki adaplarıyla mücadele eden yabancılar için; bir iltifatın, bir sorunun ya da bir davetin ne zaman Honne, ne zaman ise Tatemae olduğunu anlamak ve kestirmek son derece zordur. Japon olmayanlar için bunu anlamaya çalışmak ürkütücü ve hatta bunaltıcı bile olabilir.


Japon kültüründe aslında iyi niyet sonucunda ortaya çıkmış olan Honne ve Tatemae normları; pek çok yabancının Japonların basit tavırlarını sergilemek yerine bir kalkan olarak Tatemae’nin ardına saklanmaları olarak yorumlanmaktadır. Hatta bazı yabancılar; bu normları çok sık uygulamakta olan Japonları dürüst olmamakla dahi itham etmektedirler. Bazı yabancılara göre de bu bir iki yüzlülük göstergesidir. Japonlar Honne ve Tatemae’ye bağlılıklarından dolayı genellikle Japon olmayanlar tarafından sıklıkla ve ağır şekilde eleştirilirler. Ancak unutulmamalıdır ki; Japon toplumunda yer alan ahlaki, kültürel, toplumsal, işsel ve ailesel normlar yıkılması çok zor tabulardır. Kendilerini modern olarak ifade eden Japonlar bile ahlaki ve sosyo-kültürel normlara son derece bağlıdırlar.


Bence her toplumun kendine özgü Honne ve Tatemae’si vardır. Günün sonunda hangi toplunda yaşarsak yaşayalım, duygu ve düşüncelerimizi tüm saflığı ve doğallığıyla ifade etmemiz çok ta olası değildir. En azından ailemiz ve yakın çevremiz dışında. Sizce de öyle değil mi? Çevremizdeki kişilerle paylaşacaklarımıza, iş arkadaşlarımıza ya da patronumuza sarfedeceğimiz sözlere daima dikkat eder ve özen gösteririz.


Sonuç olarak hangi toplumda yaşıyorsak yaşayalım; bence nazik ve güzel bir anlatım dili kullanarak karşımızdaki kişiyi üzmemeye gayret etmek, az ve öz konuşup sık ve dikkatli dinlemek son derece önemlidir. Honne ve Tatemae’nin aksine ben içimiz ile dışımızın davranış, tavır ve tarz olarak bir olması gerektiği inancındayım. Benim Honne ve Tatemae kavramlarına bakışım sadece sözlü ifade konusunda karşımızdakini kırmaktan çekinmemiz gerektiği yönündedir…


110 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page