top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

EN İYİ KILIÇ KININDA TUTULANDIR

Aikido Bozdoğan Blog'ta bu haftaki makalemin konusu “En İyi Kılıç Kınında Tutulandır”.

Japon atasözleri hakkındaki makalemi derlerken, bu atasözüne denk geldiğimde biraz şaşırmıştım. Şaşkınlığım, bu tarz bir atasözüne denk gelmekten ötürü değildi aslında. Çünkü Japon kültürü gibi Samuraylara, Samuraylığa ve Samuray kültürüne önem verip saygı duyan, bugün bile bu kültürü saygıyla sürdürüp yaşatan bir ulusun, kılıç ile alakalı bir atasözü olmaması beklenemezdi doğrusu. Şaşkınlığımın asıl sebebi ise; 2019 yılının Ocak ayında telefonumun notlarına kaydettiğim bir notu anımsamış olmamdı.

5 Ocak 2019 tarihinde cep telefonumun notlarına muhtemelen bir ders arasında almış olduğum not ise şöyleydi;


“En iyi ve en keskin kılıç kınında durandır. Sevgisini, öfkesini, iyisi ve kötüsüyle tüm duygularını kontrol edebilen Savaşçı kınındaki bir kılıç gibidir…”


Kendime aldığım bu notu anımsamam üzerine Japon atasözleri makalemi derlerken, “En İyi Kılıç Kınında Tutulandır” Atasözü hakkında ayrıca bir makale yazmak üzerine kendime not almıştım. Ve işte bu hafta o notun sırası geldi.


Japon Samuray filmlerine ya da Samuraylara ait görsel eserlere aşina olan kişiler eminim Samurayların hakama'larında (Hakama; siyah ya da çeşitli renklerde olabilen, eteği andıran alt giysidir. Biz Aikido Sensei'lerinin altlarımıza giydiğimiz geleneksel Japon kıyafetidir.) katana (Katana; geleneksel samuray kılıcıdır.) ve wakizashi (Wakizashi; geleneksel samuray kılıcı ile birlikte taşınan yoldaş kılıç olarak ta bilinen kısa kılıçtır.) ile birlikte taşıdıkları yelpazelere dikkat etmişlerdir. Peki ne içindir bu yelpazeler? Sadece sıcakta serinlemek amacıyla değildir elbette. Samuraylar; ruhlarını dengelemek, kılıç stillerini geliştirmek, sakinliklerini koruyabilmek, formlarını akışkanlaştırabilmek, zihinlerini boşaltabilmek amacıyla genelde kılıç formlarını yelpaze ile çalışırlar. Etrafları kalabalıkken, halka açık bir alandayken ya da kapalı ve dar bir alanda kılıç stilleri üzerine antrenmanlarını yapmak isteyen Samuraylar içinde iyi bir çalışma metodudur yelpaze formları. Yine tahta kısa kılıç ta bu gibi kapalı ve dar alanlarda yapılacak olan antrenmanlarda sıklıkla tercih edilmektedir.


Samuray ve yelpaze arasındaki bu bağ üzerine, bununla ilgili bilinir bir filmden çok sevdiğim bir sahneyi burada anımsamak isterim. 2003 yapımı ve Tom Cruse’un baş rolünü oynadığı The Last Samurai filminde, Hiroyuki Sanada’nın canlandırdığı Ujio karakterinin filmde İmparatorluk Ordusu ve Samuray Ordusu arasında yapılan son savaş öncesinde, henüz köyden ayrılmamışken ve bu büyük savaş için son hazırlıklar devam ederken çimenler üzerinde yelpaze ile yaptığı büyüleyici serbest kata formu çalışması Samuray ve yelpaze arasındaki bağ üzerine çok iyi bir örnektir. Bu sahne pek çok film eleştirmeni ve film yorumcusu tarafından; Ujio'nun ölüm ile dansı olarak adlandırılmıştır. Bu arada bahsi açılmışken The Last Samurai filmini halen izlememiş olanınız varsa şiddetle tavsiye ederim.


Samuray kelimesi; eski Japonca’da "hizmet etmek" manasına gelen "saburau" kelimesinden türetilmiştir. Samuraylık ta korkuya yer yoktur. Samuraylar ölüm korkusunu yenmiş, bu sayede dingin kalabilen, soğukkanlılıklarını daima koruyabilen ve efendilerine ölümüne bağlı sadık hizmetkarlardır. Samurayların bağlı olduğu Bushido yani Savaşçının Yolunun Kodları, onlara daima hazır olmaları ve her ne koşulda olursa olsun cesaretle savaşabilmelerini öğütlemektedir. Ancak Samuraylar her ne kadar büyük savaşçılarda olsalar da aynı zamanda; sakin, saygılı ve sanata düşkün bireylerdir. Gündelik hayatlarını sadelik ve dingin bir denge içerisinde geçirmektedirler. Hayatlarını dengeleyen savaş ve barış dengesi, gerektiğinde yardımsever ve bağışlayıcı iken yeri geldiğinde son derece acımasız olabilen yapıları Samuraylara, kendilerine özgün bir kültür kazandırmaktadır. Samuraylar; bağlı bulunduğu liderinin, sevdiklerinin, arkadaşlarının ya da kendisinin hayatı söz konusu olmadıkça ya da üzerlerine yöneltilen bir baskı ya da tehdit olmadıkça kılıçlarını kınında tutmayı tercih ederler.

Ancak bir Samuray için antrenman son derece önemlidir ve günlük rütininin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Onların hayatları, sürekli gelişim ve değişim ile daha iyiye ulaşabilmek üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenledir ki; barış zamanlarında ve sakin günlerde bile kılıçlar belden asla çıkartılmaz. Düzenli ve uzun antrenmanlar ile katana, wakizashi, tahta kılıç, mızrak, okçuluk ve yelpaze teknikleri ile çıplak el ile uygulanan Savaş Sanatları teknikleri icra edilip devamlı olarak tekrarlanır. Katana ve wakizashi'ler daima temiz, bakımlı ve yağlı tutalarak kınından çekildiği anda herşeye hazırlıklı olunmasına imkan verecek şekilde taşınır.


Koruma, korunma, adalet, sadakat ya da intikam için olmadıkça Samuraylar tarafından nesiller boyu kınında tutulmuş ve kınından çekildiği anda ise cesaret, azim ve kararlılıkla düşmanlarını yıldırmış olan kılıçlar günümüzde süs eşyası olarak müzelerde, evlerde ve ofislerde sergilenmekte ve Aikido, Iaido, Kenjutsu, Iaijutsu gibi Japon Savaş Sanatları disiplinlerinde, bu sanatlara gönül vermiş Ustalar, Eğitmenler ve öğrenciler tarafından çalışılmaktadır.


Peki kınında duran kılıcın en iyi kılıç olması günümüzde bize ne anlam ifade edebilir. Aslında bizim atasözlerimizden "Kalem Kılıçtan Keskindir" sözü de bence "En İyi Kılıç Kınında Durandır" sözü ile oldukça benzer bir anlam ifade etmektedir. Bence her iki atasözü de;


Sakin ve soğukkanlı olmanın, öfkeli ve tezcanlı olmaktan,

Ağırbaşlı olmanın, uçarı kaçarı olmaktan

Uzlaşıcı olmanın, kavgacı olmaktan

Saygılı olmanın, saygısız olmaktan

İstikrarlı olmanın, maymun iştahlı olmaktan

Kültürlü ve okur olmanın, aylak olmaktan

Daha doğru, daha yerinde, daha olgunlaştırıcı ve daha geliştirici kavramlar olduğunu bize anımsatmaktadır.


Aslında en kaba anlamlarıyla; yumruk yumruğa bir çözümü aramaktansa, uzlaşmanın daha doğru olduğunu anlatan bu atasözlerinin anlamlarının çok daha derin olduğunu düşünüyorum. Bu sözlerin kesinlikle insan olarak bizlerin kendimizi sürekli olduğumuzdan daha iyi bir hale gelebilmek adına geliştirmemiz gerektiğini anımsamamız için de güzel birer motivasyon olduğu düşüncesindeyim. Kişi kendisini geliştirmek istedikçe, şüphesiz ki her anlamda daha iyiye ulaşabilecektir.


Savaş Sanatları öğretileri de aslında; -temelde doğru eğitmen, doğru dojo, doğru çevrede çalışıldıklarında- kınında tutulması gereken bir kılıcın varlığını öğrencilerine anlatan disiplinler ve öğretilerdir. Savaş Sanatları öğretileri; bizleri yeri geldiğinde bir tülbenti ve yeri geldiğinde ise bir ağaç kütüğünü kesebilecek performans, keskinlik, temizlik ve hazırlıktaki bir kılıca dönüştürür. Daha doğrusu bu dönüşümü amaçlayan öğretilerdir demem daha doğru olacaktır. Çünkü şüphesiz ki; Savaş Sanatları ile elde edilebilecek olan bu değişimler ve kazanımlar kişiden kişiye göre değişmektedir.


Nasıl ki ustası tarafından dövülen her bir metal parçası eşsiz bir kılıca dönüşemez ise, yola çıkan her yolcu da aynı dönüşümü sağlayamayacak ve aynı noktaya ulaşamayacaktır. Tıpkı aynı ağaçtan olan farklı lezzetlerdeki elmalar gibi, her bir birey eşsiz ve farklıdır. Tabii ki yolculukları da.


Ancak eğer ki siz günün sonunda o tarif ettiğim kılıca dönüşebilirseniz, en doğru olanın onu daima kınında tutmak olduğunu da aklınızda tutarak bu değişim ve gelişime tanıklık edeceksiniz, etmelisiniz. Şahsen ben Aikido'ya başladığım yıldan beri, kılıcımı daima hazır ancak daima kınında tutmayı tercih ediyorum. Bir Aikido Eğitmeni olarak, Savaş Sanatları öğretileri yolcularına da nacizane tavsiyem; kendi kılıçlarını kınlarında tutmalarıdır. Çünkü şayet bu olguyu aklınızdan çıkartır, elinizdeki kartları ortaya açıkça serer ve kılıcınızı çevrenizdekilere açık açık gösterirseniz, o zaman sınanmaya tabi tutulmaya açık hale gelirsiniz. Ki bu da er ya da geç sizin için kötü sonuçlar doğurabilecek ve sizi ya da sevdiklerinizi tehlikeye atabilecek bir yanılgı haline dönüşebilecektir.


Bilginin kılıçtan keskin olduğunu, kılıç taşıyacaksak ta bunun daima kınında olması gerektiğini aklımızdan çıkartmamalıyız diye düşünüyorum. Tabii kınında tuttuğumuz kılıcın paslanıp, körelmesine de asla izin vermemeliyiz. Ve daima herşeye, hatta herşeyin en kötüsüne kendimizi hazırlamalıyız. Savaş Sanatları öğretilerinin temelinde yatan da bu değil midir zaten?


429 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page