top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

ÇİZGİYİ KISALTABİLMEK ADINA YAPILABİLECEKLER

Uzun zaman önce internetten denk geldiğim eski bir Japon hikayesinden ve hikayenin aktarmakta olduğu mesajdan son derece etkilenmiş ve hikayeyi, doğru zamanı beklemesi için telefonumun notlarına kaydetmiştim. Son bir kaç hafta içerisinde bu hikaye; gerek bazı sosyal medya paylaşımlarında ve gerekse de internet araştırmalarım sırasında bir kaç kez daha karşıma çıktı. Hikayenin kökenine ya da doğruluğuna dair net bir bilgiye ulaşamamış olsam da, hikayenin vermek istediği mesaj beni yeniden etkiledi. Bende bunun üzerine, bu haftaki makalemde bu hikayeyi paylaşmak ve hikayenin anlamı üzerine kendimce bir kaç paragraf yazmak istedim.


Hikayemiz…


Büyük bir Japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş, meditasyon halindedir…


Adamın biri ona yaklaşır ve şöyle der;

“Beni öğrencin olarak kabul eder misin?”


Bunun üzerine bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der;

“Kısalt.”


Adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler ve ardından bilgeye bakar.


Bilge der ki;

“Git, bir sene sonra tekrar gel.”


Aradan bir yıl geçer. Adam yeniden bilgenin yanına gelir. Bilge, yine kumlar üzerine bir çizgi çizer ve der ki;

“Kısalt.”


Adam, bu kez çizginin yarısının üzerini avucu ve dirseğiyle kapatır.


Bilge, gene kabul etmez ve der ki;

“Git. Gelecek sene yine gel.”


Bir yıl daha geçer. Adam yeniden bilgeyi bulur. Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan bir kez daha çizgiyi kısaltmasını ister.


Adam bu kez der ki;

“Bilmiyorum.”


ve Adam bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder.


Bilge; çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki;

“İşte şimdi kısaldı.”


Bu hikaye; Japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan birisinin hikayesidir.


Kişinin herhangi bir işte, sanatta, spor branşında, zanaatta ya da meslekte ilerleyebilmesi ve/veya gelişebilmesi için; mevcut değerlerini yok saymasına ya da onları yıkmasına veya çevresindeki diğer bireylerle anlamsız mücadeleler içerisine girmesine gerek yoktur. Kişi kendini geliştirmeyi kendisine amaç edindiği müddetçe ve olduğundan daha da iyi olabilmek uğruna kendisini ilerleme hedefinde olduğu yola adadıkça gelişim yavaş yavaş ta olsa elbet gerçekleşecektir.


Bu gelişimin gerçekleşebilmesi için gerekli olan şeyler ise; sabır, kararlılık, adanmışlık, gayret, gelişime olan inanç, öğrenme arzusu, gelişim isteği, sürekli ve düzenli çalışmadır… Bunların dışında kişinin, o işte ya da alanda yol alan diğer bireyler ile bir mücadeleye, rekabete ya da egosal çatışmalara girmesine kesinlikle gerek ve ihtiyaç yoktur.


Şüphesiz ki; kişi sürekli çalıştıkça, kendini gelişime adadıkça kum üzerindeki çizgi gün ve gün daha da uzayacaktır. Bu kişisel gelişim yolunda; diğer çizgileri silmek ya da onları kısaltmaya çalışmak yersiz ve gereksiz olacaktır.


Çigiyi kısaltabilmek adına yapılabilecekler.


Yukarıda bahsi geçen hikayede kişinin çizgiyi kısaltabilmek adına başvurduğu yolları gördük. Mevcut çizginin bir kısmını, yarısını ya da yarısından çoğunu silmek, mevcut çizginin bir kısmını, yarısını ya da yarısından çoğunu elimizle kapatmak veya çizginin yanına o çizgiden daha uzun bir çizgi çizmek… Bu yollar şüphesiz ki çoğaltılabilir de.


Peki biz buna benzer bir durum ile karşılaştığımızda, o durumda ki çizgiyi kısaltabilmek adına, bahsi geçen bu tutumlardan hangisini uygulamayı tercih ederiz?


Bu aslında biraz kişinin yapısıyla ve biraz da olaylara olan yaklaşımıyla ilgili bir durum. Öyle değil mi? Benzer bir durumda takınacağımız tavır; bizlerin olduğumuz kişiyi analiz etmemize, olduğumuz kişi olarak kalmamıza ya da olabileceğimiz kişiye dönüşmemize olanak sağlayacaktır.


Bu hikayeyi Savaş Sanatları ve Aikido Sanatı açısından ele aldığımızda da durum aynıdır. Dojo’da ya da Dojo dışında, diğer bireylerle girilecek olan mücadeleler gereksiz ve yersiz olacaktır. Dojo’da çevremizdeki diğer bireyler, bizlerin kendi gelişim yolculuklarımızda bizler için birer yardımcıdır. Bunu unutmamak gerekir.


Dojo’daki diğer bireyler bizlerin rakiplerimiz değil, çalışma arkadaşlarımızdır. Savaş Sanatları’nda gerçek gelişimi elde edebilmek için, Dojo’da bizimle birlikte tatami’de olan her bir bireye ve hayatımızda bizlerle olan her bir bireye ihtiyacımız vardır. Bu Savaş Sanatları yolculuklarımızda unutmamamız gereken bir unsurdur. Mücadele, rekabet ve ego kavramları gerçek Budo’ya aykırı tutumlar ve tavırlardır. Bu tutum ve tavırlar bizleri gerçek Savaş Sanatları yolundan saptıracak ve gerçek gelişimimize engel olacaklardır.



Gerek Aikido Sanatı’ndaki ve gerekse de diğer kadim Savaş Sanatları’ndaki gerçek mücadele; kişinin çevresindeki bireyler ile değil, kendisiyle olan içsel/ruhsal, tekniksel/bedensel, zihinsel/akli gelişim mücadelesinden başkası değildir ve olmamalıdır da…



Siz benzer bir durumda çizgiyi nasıl kısattırsınız?


Kendimize sormamız gereken asıl soru ve bulmamız gereken de bu sorunun cavabıdır bence…




28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page