top of page
  • Yazarın fotoğrafıHasan Mert Bozdoğan

AKRAN ZORBALIĞI

Güncelleme tarihi: 28 Mar 2023

Aikido Bozdoğan Blog'ta bu haftaki makalemin konusu “Akran Zorbalığı”.


Bu makalem aslında, 29 Ocak 2020 tarihinde kaleme aldığım "Okul Döneminde Akran Zorbalığı" isimli makalemin yeniden kaleme alınmış hali. Peki neden mi aynı makaleyi kaleme almaya ihtiyaç duydum? Özellikle pandemi süreci boyunca uzunca bir süre okullarından uzak kalan çocuklarımızın, yeni normalleşme dönemiyle birlikte okullarına kısmen dönmeye başlamalarıyla birlikte yeninden sıkça duyar olduk akran zorbalığına uğrayan çocukları.


Akran Zorbalığı, yani orjinal adıyla bully'ing; özellikle okullarda gerçekleşen, bir ya da birden fazla çocuğun (genellikle akranlarından daha iri olan çocuk ya da çocuklar) kendilerinden fiziki veya sosyal anlamda dezavantajlı konumda olan başka bir çocuğa karşı, düzenli olarak yapmakta oldukları sözlü, psikolojik ya da fiziki saldırı ve baskılamalardan oluşan, negatif etkileri son derece yüksek olan bir sosyal problemdir. Söz konusu bu fiziksel, psikolojik ya da sözlü rahatsız etme durumunun akran zorbalığı olarak adlandırılabilmesi için, bu durum ya da baskılamaların düzenli olarak tekrarlanıyor olması gerekmektedir.


Günümüzde, dünya çocukların üçte biri akran zorbalığına maruz kalmaktadır ki bu son derece ciddi bir orandır. Akran zorbalığı, son yıllarda ülkemizde daha da yaygın bir hale gelmekte ve akran zorbalığına maruz kalma yaşı da süratle düşmektedir. Aikido eğitmenliği yapmaya ve düzenli olarak çocuk Aikido dersleri vermeye başladığım ilk yıllarda genellikle; fazla hareketli, enerjisini doğru yönetemeyen, içine kapanık, utangaç, agresif çocuklar için tercih edilen bir alandı Aikido. İlerleyen yıllar içerisinde ise özellikle 2017 yılı itibariyle diyebilirim (O zamana kadar çok nadiren karşılaştığımız bir çocuğunu Aikido'ya başlatma nedeniydi doğrusu akran zorbalığı.); Akran Zorbalığı'na uğrayan öğrenci adaylarımız süratle artmaya başladılar. Yıllar ilerledikçe ve akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerimiz arttıkça, ilginçtir ki akran zorbalığına maruz kalma yaşı da süratle düşmeye başladı. Şu dönemde gerek grup dersimdeki öğrencilerim içerisinde, gerekse de özel ders öğrencilerim içerisinde göz ardı edilemeyecek kadar ciddi bir oranda akran zorbalığına uğramış ya da uğrayan öğrencim bulunmakta ne yazık ki…


Peki; çocuğumuzun akran zorbalığına maruz kalıp kalmadığını nasıl anlarız? Ya da çocuğumuza bu konuda nasıl yardımcı olabiliriz?


Öncelikle akran zorbalığına maruz kalan çocukların büyük bir bölümünün, bunu ailelerine oldukça uzun zaman sonra itiraf ettiklerini aklımızdan çıkartmamalıyız. Bazı çocuklar ise bu zorbalığı ailelerinden tamamen gizlemektedirler. Çocuklarımızın olası bir akran zorbalığına maruz kalmaları durumunda ise maruz kaldıkları bu durumu zaman kaybetmeden bize aktarmaları da tabii ki tamamen; onlarla kurduğumuz sağlıklı ilişki düzeyindeki iletişimin kuvvetine ve onlara tesis etmiş olduğumuz güven duygusuna bağlı. Çocuklarımızla kurmayı başaracağımız sağlıklı iletişim becerileri ve tesis edeceğimiz güven ilişkisi, şüphesiz ki hayatlarının her anında ve alanında olduğu gibi, olası olumsuzluklara maruz kalmaları durumlarında da doğrudan durumu bize anlatarak bizden yardım talebinde bulunmalarına imkan sağlayacaktır. Ancak eğer çocuklarımızdan durumu doğrudan öğrenemiyorsak ve çocuklarımızın akran zorbalığına maruz kaldığını düşünüyorsak ne yapmalıyız?



Bence bir çocuğun okulda akran zorbalığına maruz kaldığının ya da kalmakta olduğunun çeşitli belirti ve göstergeleri vardır. Bu belirtiler olarak;


Aşırı içe kapanma durumunu,

Aşırı öfke durumunu,

Kardeş ya da kardeşlere karşı olan davranışlarda değişiklik-sertleşme durumunu,

Ebeveynlere ya da bakım verenlere karşı olan davranışlarda değişiklik durumunu,

Okula gitme isteğinde azalma durumunu,

Okulda yaşananları anlatmada ve olan biteni paylaşmada azalma durumunu sıralayabiliriz.


Çocuğumuzda bu göstergelerden bir ya da bir kaçı bulunuyorsa da kesinlikle çocuklarımızı daha yakından gözlemleyerek, onlarla okul hakkında daha fazla konuşmaya özen gösterip bilgi edinmeye çalışmalıyız. Gerekli görmemiz durumunda çocuklarımızın sınıf öğretmenleri ve/veya rehber öğretmenleriyle de iletişime geçmemizin sağlıklı ve doğru olacağı inancındayım.


Akisyon almakta geç kalmayın! Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki; bizimle paylaşmamış olsalar da çocuklarımızın, olası sorunlarının farkında olduğumuzu, bunu araştırdığımızı, bunlarla ilgili aksiyon aldığımızı ve bu olası sorunların çözümleri için uğraştığımızı görüp hissetmeleri onlar açısından son derece destekleyici olacaktır. Bu ilgili yaklaşımımız sayesinde çocuklarımızın bu sıkıntılarını bizlerle paylaşmaya başlamalarına da destek vermiş olabiliriz.


Yaşı küçük olan çocuklarımızla okul hakkında konuşurken nasıl bir yol izlemeliyiz?


Özellikle okul öncesi, kreş ve anaokulu yaş grubundaki çocuklar bize okul hayatlarını anlatmak konusunda oldukça ketum olabilmektedirler. Pek çok uzmana göre; bir 3 yaş çocuğunun bile “iyi” , “güzel” , “sıkıcı” , “kötü” gibi basit cevaplarla geçiştirebileceği, olası sohbetimizi başlamadan bitirecek olan, “Bugün okul nasıl geçti?” ya da “Günün nasıldı?” gibi standart ve kalıplaşmış soruları sormaktan kaçınmalıyız. Bunun yerine daha yaratıcı olabilir ve çocularımız ile okul hayatları hakkında sohbet edebilmemize olanak sağlayacak sorulardan yardım alabiliriz.

Neler gibi mi?


Bugün okulda unutamayacağın birşey oldu mu?

Bugün en çok ne zaman mutlu oldun?

Bir sınıf arkadaşın hastalanacak ve okula gelemeyecek olsaydı onun kim olmasını isterdin?

Bugün seni güldüren bir olayı anlatmak ister misin?

Bugün en çok ne zaman sıkıldın?

Okulda en sevdiğin yer neresi?

Bugün olan iyi/kötü birşey anlatsana?

Öğretmenine canını sıkan bir olayı anlatacak olsaydın o ne olurdu?

Eğer sınıfa bir uzay gemisi gelseydi ve uzaylılar birini ışınlayacak olsalardı, kimi ışınlamalarını isterdin?


Şüphesiz ki bu sorular değiştirilebilir, çoğaltılabilir ya da negatif versiyonları ile yer değiştirebilirler. Ancak standart olmayan bu ve benzer yaratıcı sorular sayesinde çocuklarımızın okuldaki yaşantılarına dair daha net bilgiler elde edebiliriz diye düşünüyorum.


Akran Zorbalığına Karşı Çocuklarımız Ne Yapmalılar


Aikido derslerimizde tüm öğrencilerimize verdiğimiz en temel tavsiyeler;


Doğru mesafe, doğru mesafeyi koruyabilmek, olası bir durum anında süratle oradan uzaklaşmak, çevreden yardım talep etmek.


Sizlerle, çocuklarınız ile evde de kolayca pratik edebileceğimiz 4 adımlı basit bir egzersiz paylaşmak istiyorum. Bu egzersizi öğrenen ve düzenli pratikler ile geliştiren çocukların hayatlarında uğrayabilecekleri olası akran zorbalıkları durumlarına müdahale ederek kendilerini bu olası olumsuz durumların dışında tutabilecekleri inancındayım.



ÖNEMLİ: Bu dört aşamalı egzersizi çocuklarımıza öğretmeden ve pratik ettirmeden önce ise; onlara mutlaka kaçabilecekleri her durumda kaçmaları ve öğretmenlerinden ya da çevrelerinde olan tanıdıkları büyüklerinden yardım istemeleri gerektiğini anlatmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Tıpkı öğrencilerimize aktardığımız tüm Aikido teknikleri gibi, aşağıda sizlerle paylaşacağım egzersiz metodu da ancak kendimizi korumanın son çaremiz olduğu durumlarda geçerlidir.


Üzerine doğru yürüyen tehditkar bir ya da birden fazla arkadaşın, tanıdığın ya da tanımadığın kişi olduğunda,


ADIM 1 : Üzerine gelen arkadaşının/kişinin gözlerine bak. O daha senin uzağındayken elini dur şeklinde havaya kaldırarak tok bir ses ve net bir komut şeklinde ona “DUR!” de. Gerek görürsen bunu tekrarla.


Sana yaklaşmayı sürdürürse,


ADIM 2 : Daha net, daha yüksek bir ses tonuyla elin havada iken “DUR, YAKLAŞMA!” de. Gerekirse bunu tekrarla.


Israrla üzerine gelmeye devam ediyorsa ve tavrı ya da davranışları fiziksel bir müdahaleye maruz kalacağını sana düşündürüyorsa,


ADIM 3 : Elini göğsüne yaslayıp durmasını sağla ve “DUR!” de. Seni itmeye kalkarsa direnme ve ona yol ver / güce güç ile karşı koymak yerine istediği yöne doğru ilerlemesine izin ver.


Sözlü olarak yaptığın uyarılara aldırmadan üzerine gelmeye devam ettiyse, onu elinle durduğun halde halen seni sıkıştırıp zarar verme niyetindeyse, agresif davranışları sona ermediyse ve zarar görebileceğini düşünüyorsan;


ADIM 4 : Onu durdurma amacıyla göğsüne yasladığın elinle onu kendinden uzağa doğru kararlı bir şekilde iterken, güçlü ve net bir ses tonuyla “DUR DEMİŞTİM SANA!” şeklinde bir ifade kullan. Onu kendinden uzaklaştırır uzaklaştırmaz hemen oradan uzaklaş ve yardım bulmaya git. Okulda isen öğretmenine, rehberlik birimine ya da okul yönetime gidebilirsin. Unutma, onu itip uzaklaştırdın!, ona tekrar üzerine gelme şansı vermemek adına, süratle oradan uzaklaşmalısın. Yine unutma; tüm bu adımların daha en başında, kendini baskı ya da tehdit altında hisseder hissetmez oradan kaç, uzaklaş, yardım talep et.


Yukarıda sıralamış olduğum dört temel prensip pek çok durumda fiziki bir akran zorbalığını durdurabilecektir. Bu dört temel adımlama bizim Aikido çalışan öğrencilerimize de öğretmeyi hedeflediğimiz bir yöntemdir. Aikido çalışan bizler için fiziki olarak kendimizi korumak ve rakibi etkisizleştirmek her zaman için son çaredir. Ve ancak içinde bulunduğumuz durum bize olay yerinden uzaklaşma şansı sunmuyorsa ve durumu sözlü uzlaşı ile kontrol altına alamıyorsak son çare olarak kendimizi savunmalıyız.


Akran Zorbalığına Karşı Aileler Neler Yapmalılar


Çocuğumuzun akran zorbalığına uğradığına dair şüphelerimiz yoğunlaştığında neler yapabiliriz?


Araştırmalar da ortaya koymaktadır ki; fiziki açıdan akranlarından daha minyon yapıya sahip ya da yapı olarak daha hassas, daha içsel, sakin, kibar ve duygusal çocukların akran zorbalığına maruz kalma oranları ne yazıktır ki, diğer yaşıtlarına göre daha yüksektir.


Eğer, çocuğumuz doğası gereği içine kapanık ve akranlarına göre daha az sosyal bir çocuk ise ya da kendisinde bir özgüven eksikliği gözlemliyorsak ve/veya çocuğumuz akranlarına göre daha minyon ise mutlaka kendisini bir spor ya da sanat aktivitesiyle tanıştırarak, fiziksel ve davranışsal olarak kendisini geliştirmesine, kendisine olan güvenini arttırmasına yardımcı olmaya çalışabiliriz. Yine bu gibi olası durumlarda, çocuğumuzla aramızdaki ilişkiyi daha da sağlamalaştırmaya odaklanmalı ve ona her derdini bize anlatabileceği güvenini tesis etmeliyiz.


Yeteneği olan bir spor branşına yönlendirmek, bir müzik enstürmanı çalması konusunda onu teşvik etmek, resim, el sanatları ya da Uzakdoğu Savaş Sanatlarına yönelmesini sağlamak, çocuklarımız için yapabileceklerimiz arasındadır. Çünkü unutmamak gerekir ki; spor branşları ya da sanat dalları sayesinde yeteneklerinin farkına varan çocukların özgüvenleri ve özdisiplinleri süratle artmaktadır. Özgüvenli ve sosyal bir çocuğun da, akran zorbalığına maruz kalma oranı diğer yaşıtlarına göre çok daha düşüktür. Çünkü bir zorba daima kendisinden güçsüz ve aciz durumda gördüğü kişi ya da kişilere zorbalık etmektedir. Kendisine karşı durabilen akranlarından ise daima uzak durmaktadır.


Bunun yanı sıra çocuklarımıza; okulda adaletin öğretmen, rehberlik birimi, idari kadro, müdür, yönetici, kurucu tarafından sağlandığını ve kendilerini rahatsız eden durumlarda bu kişi ya da kişilere başvurarak durumu anlatabileceklerini her fırsatta söylemeliyiz. Özellikle ilkokul birinci ve ikinci sınıf çağındaki çocuklarda gözlemlemekte olduğum, arkadaşının kendisine yaptığı bir müdahaleyi ya da verdiği zararı bir yetkiliye söylemesinin kötü birşey olduğu algısı ve arkadaşını şikayet etmemesi gerektiği düşüncesi bu yaş grubundaki çocuklar arasında oldukça yaygın tutumlardır. Bir ya da birkaç arkadaşının ona yaptıklarından dolayı herhangi bir rahatsızlık duyması durumunda, yetkili kişilere bu durum ya da durumları anlatmasının kötü birşey olmadığını, aksine anlatmasıyla birlikte sorunların çözüleceğini ve rahatlayacağını bilmesini sağlamalıyız.



Akran Zorbalığına Karşı Öneriler;


Ev ortamımızın güven ve paylaşım üzerine kurulu olmasına dikkat etmeliyiz,

Çocuğumuz/çocuklarımız ile elimizden geldiği kadar kaliteli zaman geçirmeye çalışmalıyız,

Onunla/onlarla, bir birey olarak sohbet etmeye özen göstermeliyiz,

Okulun güvenli bir yer olduğunu ve oradaki öğretmeni ile sıkıntılarını paylaşabileceğini ona/onlara aşılamalıyız,

Ona değer verdiğimizi, ona/onlara her fırsatta hissettirmeliyiz,

Koşullar he ne olursa olsun onu; koşullu değil koşulsuz şekilde sevildiğini bilmesi sağlamalıyız,

Şiddetsiz iletişimin hakim olduğu bir ortamda yetişmesine/yetişmelerine özen göstermeliyiz,

Onu geliştirecek ve katkı sağlayacak aktiviteler konusunda onu/onları cesaretlendirmeliyiz,


Bunlar ve bunlar gibi yapabileceklerimiz şeyler ve alabileceğimiz önlemler sonucunda çocuklarımızın içsel olarak daha sağlıklı, güçlü, özgüvenli şekilde gelişmelerine katkıda bulunabilmemiz dileğiyle.


127 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page