Bence Aikido’nun kişiye sağladığı kazanımların en önemlilerinden birisi de; “zorluklar karşısında duruş”.
Zorluklar karşısında duruş ile ifade etmek istediğim aslında geniş bir kavram. Burada ifade etmeye çalıştığım, başlı başına zor bir durum ile karşılaştığınızdaki fiziki-zihinsel-içsel duruşunuzdan/durumunuzdan/modunuzdan çok daha öte bir kavram. Bu her ne kadar kişinin karakteriyle bağlantılı da olsa bence kesinlikle; geliştirilebilecek bir mod, kuşanılabilecek bir zırh, taşınacak gizli bir kılıç, diri bir ruh, dinç bir zihin ve dayanıklı bir beden yapısına sahip olmak.
Sahip olabilmek uğrunda azimle çalışmak…
Zorluklar karşısında duruş ile anlatmak istediğim; kolay pes etmeyen, yorulsa da yılmadan devam etmesini bilen, zorluklarla karşılaştığında denemeye devam etmekten çekinmeyen, çözüm odaklı olabilen, alternatifler geliştirebilen, yere düştüğünde vazgeçmek yerine yerden kalkmasını bilen, azimli, kararlı, disiplinli, istekli ve çalışkan bir karakter yapısını oluşturabilmenin ya da buna sahip olmanın ifadesidir.
Peki bunun Aikido ile ne alakası ya da ne bağlantısı var? Öncelikle bir Aikidoka olarak bunları uzun yıllar bizzat tecrübe etmiş ve ardından Siyah Kuşak olup resmen Aikido Eğitmenliği yapmaya başladığım süreç itibariyle de bunu eğitim metoduma eklemiş birisi olarak, yukarıda sıraladığım kazanımları elde edebilmek yolunda Aikido’nun son derece büyük katkıları ve artıları olduğunu söylemek istiyorum. Bir kaç örnek vererek bunu açıklamak istiyorum.
Kolay pes etmemek. Aikido’da (derslerde, ortak çalışmalarda, antrenmanlarda, antrenörlük kurslarında, seminerlerinde) gösterilen-anlatılan-çalıştırılan teknikler; düzünli tekrara dayalıdır. Her bedensel aktivite gibi, Aikido’da da kas hafızasınının oluşabilmesi, teknik akışkanlığın sağlanabilmesi ve tecrübenin arttırılması için düzenli ve devamlı tekrar esastır. İşte bu düzenli ve devamlı tekrarlar süresince Aikidoka farkında olmaksızın kolay pes etmeme alışkanlığını kazanır. Çünkü kendisi, devamlı olarak kendisini ve tekniğini olduğundan daha iyi yapabilmek konusunda cesaretlendirilir, zorlanır, sıkıştırılır. Asla pes etmesine müsade edilmez ve bu müsade edilmeme sayesinde Aikido’ya devam etmeye kararlı olan bir Aikidoka zaman içerisnde kolay kolay pes etmemeyi öğrenir.
Yorulsak da yılmadan devam etmeyi bilmek. Bir Aikido’ka şüphesiz ki antrenmanları ve çalışmaları sırasında fiziki olarak bolca yorulur. Devamlı düşer ve kalkar. Bazen öyle anlar gelir ki yer düşer ve orada kalacağınızı hissedersiniz. Ancak tam da öyle anlarda, size el uzatan bir partner ya da sizi ayağa kaldıracak bir Senpai, sizi motive edecek bir Sensei imdadınıza yetişir ve siz; yedi kez düşseniz de, sekinci kez ayağa kalkmayı bilirsiniz. (“Fall down seven times, stand up eight.” Yani; “Yedi kez düş, sekiz kez kalk.” Japon Samuray deyişi ve Atasözü.) Bu benim kendi antrenmanlarımda, katıldığım seminerlerde sıklıkla tecrübe ettiğim ve zaman içerisinde kendimde de bizzat geliştirdiğim bir kazanımdır.
Zorluklarla karşılaştığında denemeye devam etmekten çekinmemek. Tıpkı hayatın kendisinde karşılaşılan zorluklar gibi, kişinin kendi Aikido yolculuğu süresince de karşısına çeşitli zorluklar çıkacaktır. Tüm diğer Savaş Sanatlarında olduğu gibi Aikido’da da, ulaşılan her yeni seviye pek çok zorlukla ve yenilikle doludur. Kişi ulaştığı her yeni seviye itibariyle; eski bilincini arttırmak, yeni birikimlere açık olmak, tecrübelerini aktarma konusunda alçak gönüllü olmak suretiyle yoluna devam etmelidir. Eğer bir Aikidoka, Aikido yolculuğunda uzun soluklu olmak isterse; her yeni seviyede, alınacak her yeni öğretide, öğrenilecek her yeni teknikte yoluna çıkabilecek irili ufaklı zorluklar karşısında pes etmeden denemeye devam etmek konusunda kararlı olmalıdır. Şüphesiz ki insan, zorluklarla karşılaştığında vazgeçmeyi değil denemeye devam etmeyi tercih ederse, başarıyı elde etmesi yüksek ihtimalle olasıdır. Şahsi Aikido yolculuklarımızdaki, zorluklarla mücadelelerimizde ve vazgeçmememizde bize motivasyon sağlayıcı Dojo kardeşlerine, Senpai’lere ve Sensei’ye sahip olabilmek şüphesiz ki büyük bir şanstır.
Çözüm odaklı olabilmek. Aikido’da çalışılan tekniklerde karşılaşacağınız saldırılar (tutuşlar, vuruşlar, silahlı-ekipmanlı saldırılar, çoklu saldırılar) hayatta karşılaşılacak olumsuz durumlara benzetilebilir. Bu saldırılara karşı öğreneceğiniz teknikler şüphesiz ki çok sayıdadır. Siz Aikido pratiğiniz boyunca pek çok duruma/senaryoya karşı pek çok farklı cevap ve teknik öğrenirsiniz. Bir Aikidoka; Aikido pratiğinde tecrübelendikçe, zamansal-dengesel-duruşsal-tekniksel olarak deneyimlendikçe, ruhsal ve akli sakinliğe eriştikçe kendisine yöneltilecek ataklar karşısında daha akılcı, pratik ve süratli tepkiler ortaya koyabilme alışkanlığını elde eder. Vereceği olası tepkiler, olası engellerle karşılaştığında bunları süratle değişime uğratarak farklı teknikler ile durumu uyumlu hale gelir. Tüm bu antrenman metod ve akışları sayesinde değişen koşullara kolay adaptasyon yetisi, sorunları farklı yollarla çözebilme becerisi geliştiren bir Aikidoka, çözüm olaklı olabilmek konusunda da kendisini geliştirmiş olur.
Alternatifler geliştirebilmek. Çözüm odaklı olabilmek başlığı altında verdiğim örnekler, bir Aikidoka’nın aynı zamanda değişen koşullara adaptasyonunu kuvvetlendirmesi sebebiyle farklı alternatifler geliştirebilmesine de olanak sağlayacaktır. Ayrıca bir Aikidoka’nın henüz bir Senpai ya da Sensei seviyesine ulaşmadan dahi, kendi Dojo görev ve sorumlulukları dahilinde üstleneceği alt kuşaklarına ve astlarına yardım esasları sebebiyle kendisini; öğretiyi aktarabilmek-paylaşabilmek-dağıtabilmek-öğretebilmek husularında alternatifler üretebilir hale getirmelidir. Şüphesi ki; her bireyin öğrenme ve algı düzeyi farklıdır. Tıpkı her bireyin öğretme düzeyinin farklı oluşu gibi. Bir Aikidoka, koşullar her ne olursa olsun ve karşısındaki kişi her kim olursa olsun bilgisini paylaşacak alternatif yollar üretebilmelidir.
Yere düştüğünde vazgeçmek yerine, yerden kalkmasını bilmek. Yedi kez yere düşsenizde, sekizinci kez ayağa kalkabilmeyi bilmek. Japonlar için son derece önemli olan bu söz, bir Japon Samuray deyişidir. Zamanla bir atasözü halini alarak nesilden nesile aktarılagelmiştir. Bu söz özellikle Japon Savaş Sanatlarında çok sık kullanılmaktadır. Aikido’da da zorlu ve sabır gerektiren yoğun antrenmanlar sırasında yere düşüp tekrar kalkmak, tekrar saldırmak tekrar düşüp kalkmak ve bunu tekrar tekrar yeniden yapmak gerekmektedir. Bu kişiyi fiziksel dayanım olarak geliştirirken aynı zamanda da düşünce yapısı olarak ta olgunlaştırır. Kişi bu sayede zaman içerisinde daha zor pes eden, vazgeçmeyi bilmeyen kararlı bir düşünce yapısına sahip olur.
Azimli, kararlı, disiplinli, istekli ve çalışkan bir karakter yapısını oluşturabilmek. Bahsedilen karakter yapısını oluşturabilmek için, dış etkenlerin yanı sıra şüphesiz ki kişinin özü gereği bu yapıda olması ya da bu yapıya yakın olması gerekmektedir. Bir bireyin; azimli, kararlı, disiplinli, istekli ve çalışkan bir yapıda olabilmesi onun doğum itibariyle elde ettiği birikimler, kazanımlar ve dışsal yönlendirmeler ile mümkün olabilmektedir. Savaş Sanatları öğretileri ve Aikido bu karakter yapısına ulaşmada dışsal ve destekleyici rol oynamaktadır. Aikido Dojo’larında yoğun disiplin altında düzenlenen antrenmanlar, Aikido derslerinde uygulanan yoğun çalışmalar, kuşak derecelendirmeleriyle kazandırılan motivasyonlar, Dojo’daki aile yapısı, Senpai’ler ve Sensei’nin tavrı ile Aikidoka’ların isteklerini, azimlerini, kararlılık ve çalışkanlıklarını arttırmak mümkündür.
Sonuç olarak; zorluklar karşısında duruş tek bir anda sağlam durabilmekten öte, hayatta karşılaşılabilecek maddi, manevi, psikolojik, duygusal, fiziksel her türlü zorluk karşısında ayakta kalmayı ve devam edebilmeyi sağlayabilecek bir mod ve karakter yapısını geliştirebilmektir.
Comments